21 Eylül 2015 Pazartesi

Geçmişe kalkıp sövmek moda oldu.




Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem; 
Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem. 
Biri ecdadıma saldırdı mı, hatta boğarım! ... 
-Boğamazsın ki! 
-Hiç olmazsa yanımdan kovarım. 
....
Merhum Mehmet Akif Ersoy

Güzel ülkemizde ecdadımız Osmanlı’nın tarihini, şahsiyetlerini konu alan en popüler dizilere baktığımızda;  Osmanlı hanedanı, yöneticileri şehvet düşkünü şahsiyetlermiş gibi gösteriliyor.

O zamanlarda birçok gezgin, bilim, ilim, siyaset, sanatçı kimliğine sahip birçok Avrupalı; Osmanlı topraklarında, semtlerinde, sokaklarında, saraylarda, kahvelerde dolaşmış hatıralarını yazmış bir kısmı da resmetmiş, gel gör ki filmlerde anlatılanların hiç birine şahit olmamış. Hatta bazıları hatıralarında “Ben o topraklarda 6 ay kadar kaldım, çok gidip geldim, çok az kadın gördüm, gördüklerim de baştan aşağı kapalıydı, bu durum sarayda da aynısıydı” yazmayı bir borç bilmiş.

Hal böyle iken ülkemizde bu filmleri yazan, yöneten, yapımcı aklı evvellerin şehvet düşkünlüğü, harem merakı nereden geliyor? Haremi kim görmüş de sizler anlatıyorsunuz? Sizlerin hayal dünyasındaki fantazileri, sapkınlıkları bu millet izlemek zorunda mı?

O zaman da şöyle bir çıkış geliyor: Beğenmiyorsan izleme kardeşim, sizler bunları seviyorsunuz ki böyle filmler çıkıyor, biz sanat yapıyoruz, birebir aynısını oynasak zaten izlenmez. Bunların hiç biri sağlam geçerli gerekçe değildir. O kadar reyting endişesi taşıyorsanız kendi özel hayatınızı vizyona koyun izletin. Bu dünyada şuan yaşamayan ve dolayısıyla kendisini savunamayacak şahıslara iftira atarak para kazanmak en büyük şerefsizliktir. Osmanlı’yı anlatan başka diziler var mesela Diriliş Ertuğrul, Filinta. Bunlar izlenmiyor mu izleniyor hem de çok.

Hem siz İngilizlerin kraliyet hanedanını, kraliyet soyunu, kraliçeleri kötüleyen aşağılayan iftira atan bir film dizi vb. yaptığına şahit oldunuz mu izlediniz mi? Aynı şekilde Vatikan’ı ve yıllardır süre gelen papaları kötüleyen bir film izlediniz mi? Cevabı hayır.

Bu terbiyesizliği 6 asır 3 kıtada dünyaya hükmetmiş Osmanlının himayesinde yaşayan, Bizans tohumları, Frenkleri yapsa anlaşılır da bu ülkenin ekmeğini yiyen, seyircisinden para kazanan yaratıkları yaptığı zaman anlayamıyorum.

Bir sistemi yıkıp yenisini yapmak istediğinde eskisini kötülemen amiyane tabirle eskisine küfretmen normaldir. Bunun uluslararası literatürdeki süresi 25 yıldır. Cumhuriyet’in ilan edileli neredeyse 91 yıl oldu. Bu saatten sonra Osmanlıya küfretmenin anlamı nedir. Kim ne derse desin Türkiye Cumhuriyet’i Osmanlı’nın devamıdır ve ondan kopamaz. Sevabıyla günahıyla onlar bizim ecdadımızdır.

Bu konuya nereden geldik.

Çok yakında güya Osmanlı sultanlarından Kösem Sultan’ın hayatını konu alacak bir dizi yayına girecek. Fragmanlar yayınlandı ve görüldü ki kockoca cihan padişahı Kanuni Sultan Süleyman’ın şahsı manevisine yapılan hakaret karalama bu filmde de Kösem Sultan ve eşrafına yapılacaktır.

Peki Kösem Sultan Kimdir?

Tam ismi: Devletlu İsmetlu Mahpeyker Kösem Valide Sultan Aliyyetü'ş-Şân

Vefatı: 2 Eylül 1651 (61/62 yaşında)

Kabri şerifi:  I. Ahmed Türbesi - Sultanahmet Meydanı

Hüküm süresi: 10 Eylül 1623 – 2 Eylül 1651

Çocukları:  IV. Murad, I. İbrahim, Şehzade Süleyman, Şehzade Kasım, Ayşe Sultan, Fatma Sultan, Gevherhan Sultan


Asıl adı Anastasya olan Mahpeyker Kösem Sultan; Osmanlı padişahı I. Ahmed'in eşidir.  Mahpeyker Kösem Sultan kimilerine göre Moralı, kimilerine göre bir Ortodoks rahibinin kızıdır. Bir rivayete göre de  Rum asıllı veya  Bosnalı olup Bosna Beylerbeyi  tarafından İstanbul'a kızlarağasına gönderilmiştir.

I. Ahmed’in dindarlığı ve devlet yönetimindeki kabiliyeti bilinmektedir. Bu karakterde ve hünerdeki bir padişahı etkisi altına aldığı düşünüldüğünde Kösem Sultan’ın ne kadar maharetli ve zeki olduğu anlaşılır. 15 yaşındayken I. Ahmed'e Haseki olmuş, kısa sürede kendinden kıdemli olan hasekilerin önüne geçmeyi başarmıştır.

Tarihçilerin aktardıklarına göre, Kösem Sultan ilk başlarda huzurlu bir hayat sürmüş, tasavvufa meraklı olan I. Ahmedile birlikte dergahlara gitmiş ve çocuklarıyla ilgilenmiştir. Kuvvetli bir kişiliği olan I. Ahmed, çocuk yaşta tahta geçmesine rağmen babası gibi başkalarının etkisi altında kalmadığını kanıtlamak konusunda çok titizdi. Kösem Sultan bu nedenleI. Ahmed döneminde siyasi işlere fazla bulaşmamış; ama çoğu zaman da sözünü yerine getirtmiştir. I. Ahmed ölümüyle Kösem Sultan 27 yaşında dul kaldı.  21 Kasım'ı 22 Kasım'a bağlayan gece 1617 yılında eşinin 27 yaşında vefat etmesi onu derinden etkilemiştir. 

Kocası ölünce önce tahta geçen kocasının kardeşi Sultan I. Mustafa ve daha sonra da kocasının başka bir kadından olma oğlu Sultan II. Osman zamanında devlet işlerinde etkinliği arttı.


Hayır işlerinde de öncülük etmeyi prensip edinen Kösem Sultan, etrafındaki fakirlere yardımlarda bulunmuştur. Her yıl Receb-i Şerif ayında tebdili kıyafetle arabaya binerek hapishanelere gitmiş; borcu yüzünden hapse düşen mahkûmların borçlarını ödemiş ve onların hapisten çıkmalarını sağlamıştır. Kösem Sultan, katil kişileri bu yardımlardan nasiplendirmemiştir. Yaptırdığı hayır işlerinin başında Üsküdar’daki Çinili Camii, Boğaziçi’nde Anadolu Kavağı, Sultan Selim civarında Valide Medresesi Mescidi’ni yaptırarak hizmete açmıştır. O dönemde Osmanlı’nın eyaleti durumunda bulunan Mekke ve Medine’ye de yardım elini uzatmış, fakir yöre halkına da hatırı sayılır yardımlarda bulunmuştur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder