Zulmü alkışlayamam,
zalimi asla sevemem;
Gelenin
keyfi için geçmişe kalkıp sövemem.
Biri
ecdadıma saldırdı mı, hatta boğarım! ...
-Boğamazsın
ki!
-Hiç
olmazsa yanımdan kovarım.
....
Merhum Mehmet Akif Ersoy
Güzel ülkemizde ecdadımız Osmanlı’nın
tarihini, şahsiyetlerini konu alan en popüler dizilere baktığımızda; Osmanlı hanedanı, yöneticileri şehvet düşkünü
şahsiyetlermiş gibi gösteriliyor.
O zamanlarda birçok gezgin, bilim,
ilim, siyaset, sanatçı kimliğine sahip birçok Avrupalı; Osmanlı topraklarında,
semtlerinde, sokaklarında, saraylarda, kahvelerde dolaşmış hatıralarını yazmış
bir kısmı da resmetmiş, gel gör ki filmlerde anlatılanların hiç birine şahit
olmamış. Hatta bazıları hatıralarında “Ben o topraklarda 6 ay kadar kaldım, çok
gidip geldim, çok az kadın gördüm, gördüklerim de baştan aşağı kapalıydı, bu
durum sarayda da aynısıydı” yazmayı bir borç bilmiş.
Hal böyle iken ülkemizde bu filmleri
yazan, yöneten, yapımcı aklı evvellerin şehvet düşkünlüğü, harem merakı nereden
geliyor? Haremi kim görmüş de sizler anlatıyorsunuz? Sizlerin hayal dünyasındaki
fantazileri, sapkınlıkları bu millet izlemek zorunda mı?
O zaman da şöyle bir çıkış geliyor: Beğenmiyorsan izleme kardeşim, sizler
bunları seviyorsunuz ki böyle filmler çıkıyor, biz sanat yapıyoruz, birebir
aynısını oynasak zaten izlenmez. Bunların hiç biri sağlam geçerli gerekçe
değildir. O kadar reyting endişesi taşıyorsanız kendi özel hayatınızı vizyona koyun
izletin. Bu dünyada şuan yaşamayan ve dolayısıyla kendisini savunamayacak
şahıslara iftira atarak para kazanmak en büyük şerefsizliktir. Osmanlı’yı
anlatan başka diziler var mesela Diriliş Ertuğrul, Filinta. Bunlar izlenmiyor mu
izleniyor hem de çok.
Hem siz İngilizlerin kraliyet hanedanını, kraliyet soyunu, kraliçeleri
kötüleyen aşağılayan iftira atan bir film dizi vb. yaptığına şahit oldunuz mu
izlediniz mi? Aynı şekilde Vatikan’ı ve yıllardır süre gelen papaları kötüleyen
bir film izlediniz mi? Cevabı hayır.
Bu terbiyesizliği 6 asır 3 kıtada
dünyaya hükmetmiş Osmanlının himayesinde yaşayan, Bizans tohumları, Frenkleri yapsa
anlaşılır da bu ülkenin ekmeğini yiyen, seyircisinden para kazanan yaratıkları
yaptığı zaman anlayamıyorum.
Bir sistemi yıkıp yenisini yapmak
istediğinde eskisini kötülemen amiyane tabirle eskisine küfretmen normaldir.
Bunun uluslararası literatürdeki süresi 25 yıldır. Cumhuriyet’in ilan edileli
neredeyse 91 yıl oldu. Bu saatten sonra Osmanlıya küfretmenin anlamı nedir. Kim
ne derse desin Türkiye Cumhuriyet’i Osmanlı’nın devamıdır ve ondan kopamaz.
Sevabıyla günahıyla onlar bizim ecdadımızdır.
Bu konuya nereden geldik.
Çok yakında güya Osmanlı sultanlarından Kösem Sultan’ın hayatını konu alacak
bir dizi yayına girecek. Fragmanlar yayınlandı ve görüldü ki kockoca cihan
padişahı Kanuni Sultan Süleyman’ın şahsı manevisine yapılan hakaret karalama bu
filmde de Kösem Sultan ve eşrafına yapılacaktır.
Peki Kösem Sultan Kimdir?
Tam ismi: Devletlu İsmetlu Mahpeyker
Kösem Valide Sultan Aliyyetü'ş-Şân
Vefatı: 2 Eylül 1651 (61/62 yaşında)
Kabri şerifi: I. Ahmed Türbesi - Sultanahmet Meydanı
Hüküm süresi: 10 Eylül 1623 – 2 Eylül
1651
Çocukları: IV. Murad, I. İbrahim, Şehzade Süleyman, Şehzade
Kasım, Ayşe Sultan, Fatma Sultan, Gevherhan Sultan
Asıl adı Anastasya olan Mahpeyker
Kösem Sultan; Osmanlı padişahı I. Ahmed'in eşidir. Mahpeyker Kösem Sultan kimilerine göre Moralı,
kimilerine göre bir Ortodoks rahibinin kızıdır. Bir rivayete göre de Rum asıllı
veya Bosnalı olup Bosna Beylerbeyi tarafından İstanbul'a
kızlarağasına gönderilmiştir.
I. Ahmed’in dindarlığı ve devlet yönetimindeki kabiliyeti bilinmektedir.
Bu karakterde ve hünerdeki bir padişahı etkisi altına aldığı düşünüldüğünde
Kösem Sultan’ın ne kadar maharetli ve zeki olduğu anlaşılır. 15 yaşındayken I. Ahmed'e Haseki olmuş, kısa sürede
kendinden kıdemli olan hasekilerin önüne geçmeyi başarmıştır.
Tarihçilerin aktardıklarına göre, Kösem Sultan ilk başlarda huzurlu
bir hayat sürmüş, tasavvufa meraklı olan I. Ahmedile birlikte dergahlara gitmiş ve çocuklarıyla
ilgilenmiştir. Kuvvetli bir kişiliği olan I. Ahmed, çocuk yaşta tahta geçmesine rağmen babası gibi
başkalarının etkisi altında kalmadığını kanıtlamak konusunda çok titizdi. Kösem
Sultan bu nedenleI. Ahmed döneminde
siyasi işlere fazla bulaşmamış; ama çoğu zaman da sözünü yerine getirtmiştir.
I. Ahmed ölümüyle Kösem Sultan 27 yaşında dul kaldı. 21 Kasım'ı 22
Kasım'a bağlayan gece 1617 yılında eşinin 27 yaşında vefat etmesi onu derinden
etkilemiştir.
Kocası ölünce önce tahta geçen kocasının kardeşi Sultan I. Mustafa ve daha sonra da
kocasının başka bir kadından olma oğlu Sultan II. Osman zamanında devlet işlerinde etkinliği arttı.
Hayır işlerinde de öncülük etmeyi prensip edinen Kösem Sultan,
etrafındaki fakirlere yardımlarda bulunmuştur. Her yıl Receb-i Şerif ayında
tebdili kıyafetle arabaya binerek hapishanelere gitmiş; borcu yüzünden hapse
düşen mahkûmların borçlarını ödemiş ve onların hapisten çıkmalarını
sağlamıştır. Kösem Sultan, katil kişileri bu yardımlardan nasiplendirmemiştir.
Yaptırdığı hayır işlerinin başında Üsküdar’daki Çinili Camii, Boğaziçi’nde
Anadolu Kavağı, Sultan Selim civarında Valide Medresesi Mescidi’ni yaptırarak
hizmete açmıştır. O dönemde Osmanlı’nın eyaleti durumunda bulunan Mekke ve
Medine’ye de yardım elini uzatmış, fakir yöre halkına da hatırı sayılır
yardımlarda bulunmuştur.